Girne Üniversitesi Tıp Fakültesi
+90 392 444 99 39

Kafa Travmaları

Travmatik Beyin Kanamaları

Beyin kanaması kafatası ile çevrelenmiş alanda gelişen kanama türlerinin ortak adıdır. Kafa içinde geliştikleri katmanlara göre farklı isimler alırlar ve tedavi şekilleri de farklılık gösterir. Ortak olan noktaları ise belirli bir hacmin üzerinde olduklarında kafa içi basıncını arttırmaları nedeniyle sıklıkla acil cerrahi tedavi gerektirmeleridir.

Epidural Kanamalar

Kafatasını oluşturan kemikler ile dış beyin zarı arasına oluşan kanamalardır. Sıklıkla baş bölgesine alınan bir darbe neticesinde oluşurlar. Belirli bir hacmin üzerindeki kanamalar acil ameliyat gerektirir. Ameliyatta komşu kafatası kemiğinden gerekli büyüklükte bir parça kesilir, kan pıhtısı alınır, halen devam eden aktif kanama varsa durdurulur ve kemik tekrar ait olduğu bölgeye tespit edilir.

Akut Subdural Kanamalar

Dış beyin zarının altına olan kanamalardır. Genellikle baş bölgesine alınan darbe neticesinde gelişir. Ani gelişen taze (akut) kanamalar oldukça tehlikelidir. Sıklıkla beyin dokusu hasarı da tabloya eşlik eder. Bası bulgusu yapan kanamalar acil cerrahi tedavi gerektirir. Ameliyatta kafatası kemiğinden gerekli büyüklükte bir parça kesilir, kan pıhtısı alınır, aktif kanamalar durdurulur ve kemik tekrar ait olduğu bölgeye tespit edilir.

Kronik Subdural Kanamalar

Kanama yeri olarak akut subdural kanamalar ile aynı katmanda görülürler. Ancak tablo akut subdural hematomlardaki kadar ani ve ağır değildir. Sıklıkla travma sonrası geç dönemde (günler, haftalar ve hatta aylar içinde) yavaş gelişirler. İleri yaştaki hastalarda görülme sıklıkları daha fazladır. İçerikleri taze kan pıhtısı şeklinde olmayıp motor yağı renginde kanlı sıvı özelliğindedir. Klinik oluşturan ve/veya belirli bir hacmin üzerindeki kanamalar cerrahi yolla tedavi edilirler. Cerrahi sırasında genellikle kafadan kemik parça çıkarmak ihtiyacı oluşmaz. Kafatasına açılan bir veya iki delikten kanamanın boşaltılması mümkün olur.

Travmaya Bağlı Intraserebral Kanamalar (Beyin Dokusu İçerisine Olan Kanamalar)

Sıklıkla cerrahi tedavi gerektirmeyen ufak sızıntılar şeklinde görülürler. Nadiren kafa içi basıncını arttıracak boyutta kanamalar oluşabilir. Bu olguların cerrahi yolla tedavi edilmeleri gerekir. Cerrahide kanamaya yakın kafatası kemiğinden uygun büyüklükteki bir parça kaldırılır. Beyin zarı açılır. Cerrahi mikroskop altında kan pıhtısı beyin dokusuna zarar vermeden boşaltılır. Aktif kanamalar durdurulur. Beyin zarı onarıldıktan sonra kesilerek çıkarılmış kemik ait olduğu kafatası bölgesine tespit edilir.

Travmatik Subaraknoid Kanamalar

Yine travma sonrası görülebilecek kafa içi kanama türlerindendir. Kanama beyin dokusu içerisine olmayıp, beyin omurilik sıvısının dolanım yaptığı kompartmandadır. Ek komplikasyon gelişmedikçe tedavileri cerrahi değildir. Ancak kanama etkileri beyin omurilik sıvısından kanın temizlenmesine kadar geçen süreçte devam eder. Bu süre içerisinde hastalar gerekli destek tedavilerini hastanede yatarak alırlar.

Kafatası Kırıkları

Kabaca iki türü vardır. Birincisi çizgizel kırık denilen çatlak olarak isimlendirilebilecek tablolardır. Eğer kırık altında bası etkisi yapan bir kanama oluşturmamışsa bu durum ameliyat gerektirmez. İkincisi form ise çökme kırığı denilen kafatası kemiğinin çökerek beyin dokusuna bası oluşturduğu tablodur. Çökme derecesine göre ameliyat gerektirebilecek bir durumdur. Ameliyatta çöken kemik çıkarılarak bası altında kalan beyin dokusu rahatlatılır. Çıkarılan kemik ise kafatasının orijinal bütünlüğüne uygun şekilde yerine tespit edilir.

Travmaya Bağlı Beyin Ödemi

Darbe almış herhangi bir vücut bölgesinin saatler ve günler içerisinde şişmesine benzer. Ancak beyin dokusu kafatası gibi kapalı ve genişleyemeyen katmanla çevrelendiği için bu şişme hayati risk oluşturan bir tablo ortaya çıkarır. Sonuçta ortaya çıkan durum adeta kabına sığamarak sıkışan bir beyin dokusu ve artmış kafa içi basıncıdır. Artmış kafa içi basınç belirli bir noktadan sonra kalbin beyine kan pompalamasında da güçlükler ortaya çıkararak beyin dokusunun beslenmesini bozar. Bu beyin dokusunun daha fazla şişmesine neden olarak kontrolü güç bir kısır döngü yaratır. Kafa içi basıncını düşüren ilaçlar ile bu tablonun yönetimi sağlanmaya çalışılır. Eğer ilaçlar bu kısır döngüyü kırmaya yetmez ise beyne ilave bir hacim kazandırarak kafa içi basıncını düşürecek ve beyne kan gitmesini sağlayacak bir cerrahi tedavi kaçınılmaz hale gelebilir. Bu cerrahiye dekompresif kraniektomi denilir. Ameliyatta mümkün olduğunca geniş bir kafatası parçası çıkarılır. Dış beyin zarı yama yapılarak genişletilir ve beynin dışarıya doğru taşmasını sağlayacak bir alan oluşturulur. Amaç beyin dokusunun artan basınçtan zarar görmesini engellemek ve tekrardan beslenmesine olanak sağlamaktır. Kemik parça tablo yatıştıktan haftalar sonra tekrar yerine konulmak üzere hastanın karın bölgesinde cilt altı dokuya veya merkezde var ise kemik bankasına yerleştirilir. Tablo yatıştıktan yani kafa içi basıncı normale döndükten sonra bu kemik ikinci bir ameliyatla ait olduğu kafatası bölgesine yerleştirilir.